Prof. Dr. Hakan Kara: Sıkılaştırma sürerse iki not artırımı gelir

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Koç Üniversitesi ve TÜSİAD ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından her yıl düzenlenen “Türkiye Ekonomisi” konferansı dün düzenlendi. Merkez Bankası Başkanı Yardımcılığına getirilen Prof. Cevdet Akçay’ın geçen yıl panelistler arasında yer aldığı konferansta bu yıl iyimserlik hakimdi. Panelistler sıkılaştırmanın devamının önemine işaret ederken, ikinci 6 ayda yurtdışından sermaye girişinde artış öngörüsü paylaşıldı.

Prof. Selva Demiralp panelde yaptığı konuşmada “Krizin eşiğinden döndük. Enflasyon buzdağının görünen tepesi. Yapısal reformların, kapsamlı bir istikrar programının hızla başlatılması önemli” dedi.

“Seçime kadar zaman kazanma stratejisi”

Prof. Hakan Kara da “İyimser taraftayım” diyerek başladığı konuşmasında şu bilgileri verdi: “Merkez Bankası’nın verdiği mesaj, ‘faizleri yeterince arttırdım, mevduat ve kredi faizlerini de uyumlu düzeye getireceğim, sonra bakacağım’. Bu, bir nevi seçime kadar vakit kazanma stratejisi. Büyük resme bakarsak kamunun döviz pozisyonu ciddi biçimde bozuk. Özel sektörün tüm riskini kamuya yükledik. Son dönemde burada iyileşme var ancak tam normalleşme için 2-3 yıl gerek.

Son 5 yılda MB bağımsızlığına dair kaygılar nedeniyle çok gereksiz bir risk primi ödedik. Şimdi tekrar bizim gibi ülkelerle aynı seviyeye geldi CDS’lerimiz. Bu seviyeleri koruyabilirsek bu yıl 2 not artırımı, 2025’te ise bir not artırımı daha gelebilir. Kredi notlarımız tarihsel olarak en düşük seviyede, 2001 krizi düzeyinde ve bunu hiç haketmiyoruz. Kendi kendimize yaptık bunu, fotoğrafı düzelttiğimizde hızlı biçimde not artırımı gelir. Reel dengenleme de yeterli değil ama var. İthalat ile ihracat arasındaki makas daralıyor. MB çok sıkı bir kur rejimi uyguluyor. Aktif şekilde dövizi yönetiyor; sıkı kontrollü bir kur rejimi diyorum. Bu nedenle spekülatif atak yaşama olasılığı düşük. Ancak handikapı şu; dolarizasyonu çok azaltamıyorsunuz, insanlar ‘Kur tutuluyor, artacak’ diye düşünüyor. Buradan kademeli çıkış için finansal koşullarda yeterli sıkılaşmaya sahip olmak gerekir, henüz orada değiliz. Bu başarılırsa önümüzdeki dönemde yurtdışından tekrar bir sermaye akışı olacağını, bu sayede KKM’den çıkışın kolaylaşacağını, kur politikasında normalleşme ile risk primin daha da düşmesi ile olumlu bir döngünün başlayabileceğini düşünüyorum.”

“Yüzde 45 hâlâ düşük”

Panelde Dr. Murat Üçer, “Faiz hala olması gereken yerde değil. Yüzde 45 bu şartlarda hala düşük bir faizdir. Halkın enflasyonu üzerinden bir reel faiz vermeniz gerekir” ifadesini kullandı.

TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç ise yılın ikinci yarısında global konjonktürün portföy yatırımlarının Türkiye’ye akışı açısından pozitif etkide bulunacağını öngördüklerini belirtti.

‘Ekonomiyi biraz daha soğutmamız gerek’

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan panelin açılışında konuştu: “Ekonomiyi biraz daha soğutmamız gerekiyor. Para politikasındaki sıkı duruşun etkin şekilde devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kararlılığımızı koruyabilirsek, ekonomik büyümenin bir süre gerileyeceğini öngörüyoruz ancak çok daha sağlıklı bir büyüme patikasına oturacağımızı umuyoruz.”

TÜSİAD / Gizem Öztok Altınsaç: Verimlilik olmadan ihracatı artıramayız.
Yılın ikinci yarısı sermaye yatırımları artar.

TurkeyData Monitör / Murat Üçer: İşkence odasından çıktık. Şimdi soru şu; bugünkü strateji sürdürülebilir mi?

Koç Üniversitesi / Selva Demiralp: Bağımsız bir MB’nin seçimi beklemesi de
bir oksimorondur

Bilkent Üniversitesi / Hakan Kara: Su götürmez bir sıkılaşmaya ihtiyacımız var. Önce kamu tasarruf etmeli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir